liman kenti günlükleri


"a great sadness washes up over you / pushes your hair back / against your scalp / slams against the stone wall behind you / wets your shoulders / your back / and then?

there comes a point / when silence becomes / the betrayal itself

what do you do / when you become / all blue?"

asfalt ve kaldırımtaşları ıslaktı fakat yağmur -veya sulu kar mıydı?- şiddetini iyiden iyiye yitirmişti. sokak ve trafik lambalarının ışığı gri ve siyah zemini olduğu gibi boyuyor; dur kırmızısı, geç yeşili ve sidik sarısından bir yağlıboya tabloyu andırıyordu. mart artık son naralarını atıyordu, köşeye sıkışmıştı. bir veya iki hafta sonra yerini çok daha sakin ve kibar nisan günlerine bırakacaktı. belki de mart bu yüzden öfkeli ve kırgındı, ait olduğu mevsimin hiç bir özelliğini taşımıyordu, bahar denince akla mart'ı temsil eden hiç bir şey gelmiyordu. mart büyük kardeş olmasına rağmen tüm insanlık ortanca kardeş nisan için gün sayıyordu.

böyle olmayı mart seçmemişti, doğası buydu. ama ne kışı tercih edenler tarafından kabul görmüş, ne de baharcılar tarafından sarıp sarmalanmıştı.

y. s. rouster

Yorumlar