ispanyol dağlarında gümüş ve altın: orospu çocuğu luthierler ve güçlenen hayatını sonlandırma dürtüsü

    


   sinir harbi yaşıyorum şu son dört gündür. darbe almamak için saklandığımı artık hepiniz az çok biliyorsunuz, işte kendimi iyi hissettiğim yegane aktivite olan müzik yapma meşguliyetini icra ettiğim alet (arkadaşları telekaster diyor ben kuzu diyorum) bir kaç teknik sıkıntı çıkardı. sizi detaylarla sıkmak istemem, kısacası tellerinden biri koptu, bir süre öyle çaldık. sonra tel almak lazım oldu, gittik aldık ama ben tel takma çıkarma işlerinden çok anlamam, çalmayı kendi kendine öğrenmiş bir tık da beceriksiz biri olmanın dezavantajı olarak düşünebilirsiniz, ben değiştirince bir kaç telden bizim bokşov dünyasında fret buzz dediğimiz nadide türkçemize CIZZZZlama olarak çevirebileceğimiz olay vakıf oldu, altmış recep tayyip lirası verdiğimiz telleri çat çat kestik bu sefer, luthier yolu tuttuk.

   luthier diyince öyle aklınıza havalı bi' şey gelmesin, gitar veya genel manada telli enstrüman marangozu sıleş tamircisi en nihayetinde, neyse bir arkadaşın önerisi üzerine evime bir otobüs yolculuğu uzaktaki bir luthier'e bıraktık bizim felekasteri, tabii yeni tel falan da aldık. arkadaşın "ya çok iyi anlaşırsın çok kafa adam" dediği kendine luthier diyen ibneyle göz göze geldiğim an belaya bulaştığımı anladım ama iş işten geçmişti artık. gitarımızı bıraktık, yattık kalktık, gittik aldık. eve geldik gitar gitarlıktan çıkmış adeta bir TAMBUR gibi çısssslıyor. ana avrat sövüp luthier'e sakince durumu izah ettik, amına koyduğumun top sakallısı üst makamdan bir kaç maval okudu, yüz yirmi recep tayyip lirası saydık diye yumruk ısırdık, yarın tekrar götürmek üzere sözleşildi.

   şimdi ben sizi bilemem ama ben bir şeye yüz liradan fazla verdiğimde karşılığında hizmet beklerim, aşağılanmak beklemem. önce her perdesinde fret buzz olan gitara "belki ben üst perdelere bakmamışımdır..." bahanesi uyduran bu müzikal sikik sonra ben götümden soluyarak alttan almaya devam edince bu sefer de benim çalış yeteneğim hakkında bir kaç yorumda bulundu. bastığım majör akoru beğenmedi, kaç senedir gitar çaldığımı sorduğunda cevaben verdiğim rakamın ay mı yıl mı olduğunu falan sordu. kısacası "tuttila ilhan, beni gırtlaklama zahmetine girmek sizin için şimdi çok uzak bir ihtimal mi?" ihtimalini zorladı diyebiliriz. anasının amına kalın mi telini takmamak için kendimi güvenli alanımda hayal ederken gitarı aslında mükemmel şekilde yaptığını, benim cahilliğimden dolayı tercihimin bu yönde olabileceğini belirtmekten de kaçınmadı. telefonla konuşurken sesini aldığım kadarıyla oldukça kibar ve zavallı kemanist bir kadını da kemanının CAN DİREĞİ adlı parçasının varlığından haberdar olmadığı için "10 senedir keman çalıyorsunuz ama onu bilmiyorsunuz" diyerek aşağıladı. bu amına koyduğumun çocuğuna bir saniye bile katlanamayacağımı farkedince kendimi dışarı atma çabamı telefon görüşmesini yarıda keserek "sen bi çal olmadı bana getirirsin o ilk haline çeviririm" ben onu diyerek de gitarımı banjoya çevirme isteğini bir kez daha beyan etmiş bulundu.

   kalbim kırılmasın, kendimi öldürmek istemeyeyim diye kadınlardan oldukça uzak durmaya çalışan ben deniz sadık hizmetkarınızın belki de dünyalar kadar çok sevdiği tek aktivite olan müzik konusunda da sağlam aşağılandıktan sonra eve gelip yalnızlığı ve hayatının aldığı boktan hal ile güreşmesi tahmin edebileceğiniz üzere çok zorlaştı.

   bakırköy'deki bakırköy pasajına (çok yaratıcı) yolunuz düşerse adı yüksek ihtimalle sezgin olan bir orospu evladı var. lütfen kalabalık bir grup halinde elinizde meşalelerle gidip dükkanını ateşe verin. içinizden gelirse sikiğin yarrak dediği pet şişe kapağını kesip ağzına verebilirsiniz.


şimdi cennette bir şeytan kadar yalnız

tuttila ilhan

Yorumlar