ekspreşıns in midnayt ekspres: bir performans olarak hayatım

     ünlemli cümle hiç sevmem. ünlem işareti hep bana orospu çocuklarının kullandığı bir imla işaretiymiş gibi gelir. mesela yüce affınıza sığınarak ben ünlemli bir cümle kurayım şimdi. hey, sen! mesela yani. biri bana dm veya e-posta kılıfında hey! diye bir mesaj gönderse aklıma ilk gelecek kors of ekşın suratını yumruklamak olur. halbuki gerçek hayatta bağırmayı ne de çok seviyorum. kendimi kontrol edemiyorum zaten bu konuda, hep bağırarak konuşuyorum. konuştuklarımı yazıya dökmem gerekiyor, ve bağırdığımı da anlatmam gerekiyorsa ünlem işareti denen götverenle haşır neşir olacağıma caps lock'A BASIYORUM, BAĞIRMAYA BAŞLIYORUM. ÜNLEM İŞARETİ KULLANILMIŞ SİKİK CÜMLELERİ OKURKEN BEYNİNİZDE YANKILARINI DUYDUĞUNUZ BİRAZ ŞEKERLİ, ÇOK AFEDERSİNİZ BİRAZ İBNEMSİ, ALAYLI SES CAPS LOCK ARACILIĞIYLA BİR ANDA MONOTON AMA DAHA KUVVETLİ, DAHA TOK BİR BAĞIRMAYA DÖNÜŞÜYOR.

     tanrı'ya bir e-posta çekme şansım olsa, ki umarım bir gün olur, caps lock'u açıp vitesi beşe takardım. noktalama işareti bile koymazdım. dua da böyle edilmeli fikrimce. öyle secdeye kapanınca "n'olur n'olur" diye yalvaran kullarıma "püh rezil orospu çocukları" derdim ben allah olsam. oysa alışveriş listesi verirmiş gibi "SAĞLIK PARA BAŞARI AŞK" diye takır tukur sıralayan bir kulu duysam, yutkunur, kravatımı düzeltir, "yav onu şey yaparız ya, şey, hallederiz biz onu." derdim.

     allah maddi alemde varolmadığı için kendisini bazı şeylere ikna etmek gereğinden fazla zormuş gibi hissediyorum. yani mesela allah fiziki alemde var olsa, böyle bir yazhanesi olsa, gidip kendisine iletsek dualarımızı. içimizden gözü kara olanlarımız dualarının kabulü için kendisine güreş teklif etse... başarı için tırnaklarımla herhangi bir şeyi kazımak istemiyorum ben mesela. allah'la güreşeyim, onu tuş edeyim, o da tüm hayallerimi gerçekleştirmek zorunda kalsın. ne güzel olurdu.

     patapatapata klavyenin tuşlarına basarken yirmiyedi kasım gününe gireli bir saat bir dakika olmuş, demek ki kayeka'nın yatmasına, bu ay otuz çektiğine göre, üç ordan, ya yedisi ya sekizinde yatıyo, diyelim sekiz olsun, tam onbir gün var. beyaz şarap içerken beyaz leblebi yemek, ya da lemmi pudit dis vey, beyaz leblebi yerken beyaz şarap içmek için daha onbir koca günüm var. keşke yüz liram olsa. hayat o zaman çok daha kolay olurdu.


     daha delirmedim, ileride deliricem. saçlarım dökülünce...


seni herşeyden daha çok seven, her şeyin birleşik mi ayrık mı yazıldığını bilmeyen, biricik sevgilin,

tuttila ilhan

Yorumlar